5 Ocak 2011 Çarşamba

35. Sokak.

Üllkemizin Hafif çelik yapı sistemi öncü firmalarından AKŞAN geçtiğimiz ay, İzmir de; planlaması 2 yıl önce başlayan, projesinin lansmanını gerçekleştirdi. Terrace Life ve Ankaville gibi projeleri, Hafif Çelik yapı sistemi ile gerçekleştiren AKŞAN. Yeni projesinde mevcut konut sektörünün dışında bir strateji ile öne çıkıyor ve gelişen Hafif Çelik piyasasında ki diğer akrörlere de, piyasa da nasıl konumlanılması gerektiğine dair önemli ipuçları veriyor. Web sayfalarını incelerken bazı detaylara gözüme takıldı ve sizler ile paylaşmak istedim.

Sayfalarında proje manifestosunu yayınlamışlar oradan devam etmek istiyorum. Sayfalarında ki manifesto aşağıda ki gibidir.

Müstakil, güvenli ve komşuluk ilişkilerinin tüm samimiyetiyle doyasıya yaşanabildiği bir yaşam tarzı, lüks olarak algılanmamalıdır.
(İnsanın doğası gereği yüksek katlı yapılardan çok toprak ile bağlantısının kopmayacağı bahçeli bir ev orta sınıf için gerçekten bir lüks olmamalıdır. Hafif Çelik Yapı sisteminin de perspektifinde yatay yaşam alanlarını herkes için ulaşılabilir olmasını sağlamak yatmaktadır.)

Sıcaklık ve samimiyeti huzurla birleştiren bir “sokak”ta yaşamak herkesin hakkıdır.
(Modern hayatın ya da bir mahallede yaşayacak insanın 1 blokta yaşaması, kalabalığın içinde yalnızlaşmış insanı üretiğine inanıyorum ama sıcaklık ve samimiyetin huzurla birleşen bir sokakta buluşması bana çok reklam kokan hareketler gibi geliyor.)

Yaşamsal beklentilerde çıtayı yükseltmek ve gelecek planlarını gerçekleştirebilmek her ailenin en doğal hedefidir.
(Tabi burda çıtayı yükseltmek her ailenin doğal hedefi derken herhalde söylemek istediği şu çevreye saygı insana saygı gibi değerleri satış stratejimizin parçası haline getiriken tüketim toplumunun toplumun en küçük yapı taşını hedef alan multimedya saldırısı sonucu yaşamdan beklentisi çıtayı yükseltmek haline gelen ailenin parayı verdikten sonra bu en doğal hakkıdır. Tabi bir de gelecek programlarını gerçekleştirmek eklemiş ki bu cümleye neresinizden baksanız Her ailenin gelecek planlarını gerçekleştirmek en doğal hedefidir gibi bir cümle oluyo ki bu ne demek hiç anlamadım.)

Yüksek apartman blokları arasına sıkışan hayat biçimleri, alternatifsiz değildir.
(Elbette alternatifsiz değildir ama yapmayın canım eninde sonun ürettiğiniz bir konut projesi üstelik satacağınız hedef kitleyi de düşündüğümüzde ekolojiden sonra sosyal politikalarında nasıl bir reklam stratejisi haline getirileceğinin bir arayışı olsa gerek bunlar.)

Konfordan ödün vermeksizin fonksiyonel ve öncü yaşam alanlarına ait olabilmek herkesin hakkıdır.(Gerçekten aynı söylem devam etmekte yine de iyi niyetli olduklarını varsayıp sadece şu eleştiriyi yapcağım çok iyimser.)

Çağdaş ve evrensel yaşam tarzı için kaybedilmekte olan değerler gözden çıkarılmak zorunda değildir.
(Bu manifesto umarım gerçekten projeye bir mesnet oluşturmuştur çünkü gerçekten çok iddialı)

Paylaşmanın hayata kattığı sosyal değerler, gelecek nesillere aktarılabilmelidir.
(Burada planlanan kurulan ilişkilerin ikinci hatta üçüncü kuşaklarca da sürdürülebilmesinin arayışı olsa gerek. Çocukluğumda bahçeli bir evde geçirmiş İstanbul'un azınlık kesimindenim, o zamanlarda yaşadıklarım ve arkadaşlıklarım bir daha hiçbir zaman aynı güzellikte olmadı. Bunu bahçeli bir eve mi yoksa çocukluğuma mı borçluyum bilmiyorum! Ama yine de bahçeli bir evde geçirilmiş bir çocukluk benim çocuğum için de isteyeceğim bir durum.)

Tarçınlı kurabiye kokulu çay sohbetlerinin sokak kahvelerinden hayatlara taştığı sosyal alanları paylaşmak herkesin hakkıdır.

Şehir karmaşası içinde unutulan gerçek değerleri yaşayabilmek her ailenin karşılanması gereken beklentisidir.

Beş çaylarının, bir fincan kahvenin enfes kokusunun paylaşılacağı, keyifli akşam sohbetlerinin yapılacağı ortamlar yaşamla bütünleştirilmelidir.

Bir proje, tüm yaşamsal ihtiyaçları insan odaklı anlayışla karşılayabilecek tüm sosyal imkanları yapısında barındırabilmelidir.

Ortak kullanım alanları, sakinlerine ve özellikle çocuklara ayrılmalı, araç trafiği ortak alanlar dışına taşınarak güvenli ortamlar oluşturulmalıdır.
(Bknz Avrupa kentli hakları deklerasyonu.)

Sokak oyunlarını öğrenebilmek, arkadaşlarıyla doyasıya oyun oynayabilmek ve özgüvenle sosyalleşmek her çocuğun en doğal hakkıdır.

Özgürce basketbol, tenis oynayabilmek, rahatça yüzebilmek ve unutulmayacak havuzbaşı sohbetleri yapabilmek gençlerin karşılanması gereken doğal ihtiyacıdır.

Çocukları güvenle bisiklete binerken Spa keyfi yapabilmek, Türk Hamamı’nın mistik büyüsünü yaşayabilmek anneler için sorun olmaktan çıkarılmalıdır.
(İşte gerçekten bu manifestoda görmeyi beklediğim  bir cümleydi. Bunu yazanı geçtimde yayınlarken hiç me düşünülmemiş)

Yaşam alanları sakinlerinin ferah bir lokasyonda hem biraradalığı hem de sakinliği ve huzuru yaşama hakları vardır.

Yoğun geçen bir hafta sonrası yeşillikler arasında sakince şezlongunda uyuyakalabilmek ve ardından dostlarla maç keyfi yapabilmek her babanın en doğal hakkıdır.

Kış günü sıcak açık havuz keyfi yapabilmek ve ardından kafede taze meyve suyunu içebilmek karşılanması gereken bir beklentidir.
(Enerji verimliliğ açısından gerçekten yaratıcı bir örnek olmuş)

Otoparklardan eve ulaşım detaylarının özenle tasarlanması gerekir. Mutlu -belki biraz pişman- bir alışveriş sonrası, paketlerini kapalı otoparktan evine iki adımda taşıyabilmek her annenin en doğal hakkıdır.
 (! Çok haklılıllar.!)

Şehir kirliliğinden uzak yaşam alanları eğitim imkanlarını da yakınında barındırarak kolaylık sağlamalıdır.

Sürdürülebilir bir hayatın en önemli parçası sağlıklı yaşamın tüm gerekleri, yaşam alanlarının içinde barınmalıdır.

Sakinlerin bahçelerinde yeşili sadece görmek dışında, toprağa dokunabilme ve yaşayabilme hakları vardır.

Ağaçlar içinde sessiz bir yürüyüş yaparken dalından koparılan meyvelerin tadına varabilmek doğal bir ihtiyaçtır.

Mutfağında hormonsuz, organik sebzeler ve taze gıdalarla lezzetler hazırlayabilmek her annenin ihtiyacıdır.

Güvenli yaşam her ailenin hakkıdır. Projeler insan yaşamını riske atmamalı ve öncelikle üstün deprem güvenliği sunmalıdır.

Küresel ısınmanın tehdit ettiği dünyamızda yaşam alanları çevreye minimum zararla yapılanmalıdır. Kullanılacak olan her malzeme uluslararası sertifikasyon sistemi standartlarında doğayla dost, geri dönüşümlü olarak seçilmelidir.

Sözde değil özde çevrecilik ve tasarruf ilkesi temelinde; enerji verimliliği için güneş panelleri, doğal ışık kaynaklarının maksimum kullanımı, havalandırma imkanı, atık suyun geri kazanımı gibi özelliklerle, aylık masrafların minimize edilmesi sağlanabilmelidir.

Yaşam alanları dünyadaki gelişmeleri takip eden yenilikçi bir anlayış üzerine kurulmalıdır.

İnşaat projeleri kullanıcılarına maksimum fayda sağlayacak, verimli çözümler sunacak, örnek teşkil edecek şekilde yapılanmalıdır.

Ait olunan çevreye ve şehire hem farkedilir katmadeğer sağlayabilmek, hem değer kazandırabilmek ortak sorumluluktur.

Yaşam alanları yalnızca konforlu bir yaşam avantajı değil aynı zamanda karlı bir yatırım fırsatı da sunmalıdır.

Başarı için ticari kaygılarından öte, hem çağdaş hem de kaybolmakta olan değerlerin yaşatılabileceği ve ulaşılabilir projelere imza atabilme samimiyeti tabu değildir.

Yaşam kültürü şekillendirilirken, tüm ezberlerin bozulabileceği ilklere imza atma cesaretini gösterebilmek, tüm karar vericilerin ortak sorumluluğu olmalıdır.

Yukarıda belirttikleri manifesto üzerine notlarımı belirttim projeyi incelemeden önce şunu söylemeliyim, iyi temeller üzerine yazılmış, özgün olmaktan  uzak ve son anda özensiz yerleştirilmiş ekler ile bir pazarlama envanterinin haline getirilmiş. Tanıtım mecmualarında çokca duyduğumuz sözler ile süslenmiş bir yazıdan başka bir şey olamıyor.

Teğet Mimarlık'ın Farklı yorumu ve altta yer alan video da projenin üç boyutlu anlatımı bence çok başarılı olmuş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder